ikinci intifada ne demek?

İkinci İntifada veya El Aksa İntifadası (Arapça: انتفاضة الأقصى‎ Intifāḍat al-ʾAqṣā; İbranice: אינתיפאדת אל-אקצה‎Intifādat El-Aqtzah), Eylül 2000'den 2005 yılına kadar devam eden ikinci Filistin ayaklanmasıdır. İsrail ve Filistin arasındaki çatışmalar Şubat 2005 yılında Ariel Şaron ve Mahmud Abbas'ın katıldığı Sharm ek-Sheikh Zirvesi ile sona ermiş. Ayrıca Oslo Savaşı olarak da bilinir. Toplam ölü sayısı Filistin tarafında 3000 ve İsrail tarafında 1000 i buldu ve ayrıca 64 yabancı da hayatını ayaklanma sürecinde kaybetti12. B’Tselem’in raporlarına göre, 30 Nisan 2008 tarihine kadar öldürülen Filistinlilerin 35.2% si ayaklanmalarda aktif bir şekilde rol aldı3, 46.4% ü ayaklanmalara katılmadı4 ve 18.5% inin katılıp katılmadığı bilinmiyor.5. Yine B’Tselem raporlarına göre, İsrail tarafında ölenlerin 31.7% si güvenlik güçlerinden ve 68.3% ü sivillerdendi6. Diğer yandan, İsrail Uluslararası Terörle Mücadele Enstitüsü’nün 2005 tarihli bir çalışmasına göre, Filistinliler arasında yaşamını kaybedenlerin çoğunluğu mücahitti7. Enstitü, İsrailli şiddete başvuranların, 22% olduğu ve sivillerin, 78% olduğu sonucuna vardı8. Bundan önceki Birinci İntifada 1987 ve 1993 yılları arasında gerçekleşti9.

Etimoloji

Mescid-i Aksa, 8. Yüzyılda inşa edilen, El Haram El Şerif ya da Yahudiler için Tapınak Tepesi olarak adlandırılan yerdeki, müslümanlar için önemli bir camiye verilen isimdir. Bu yer Yahudiler için en kutsal, Müslümanlar içinse üçüncü en kutsal alandır. “İntifada” ise arapça olup ayaklanma anlamına gelmektedir.

İkinci İntifada, 1987-1993 yılları araşındaki Birinci İntifada’dan sonra gerçekleşen ikinci Filistinli ayaklanmasıdır. İntifada bazen İsrailliler tarafından Oslo Savaşı (מלחמת אוסלו) olarak da adlandırılır. Bunun sebebi İsrail’in Oslo Anlaşmaları’nda yaptığı bazı tavizlerdi101112. Bazıları da Yaser Arafat’ın Savaşı olarak adlandırır. Bunun sebebi ise, ayaklanmanın Arafat tarafından organize edildiği düşüncesidir13.

Arka Plan

Oslo Anlaşmaları

Oslo Anlaşmalarıyla, İsrail, Gazze Şeridi ve Batı Şeria’dan aşamalı olarak silahlı kuvvetlerini geri çekmeyi ve Filistinlilerin kendi kendilerini yönetme hakkını tanımayı, kabul etti. Böylece bu bölgelerde Filistin yönetimi kurulacaktı. Filistin tarafında ise, Filistin Halk Kurtuluş Örgütü İsrail’i tanıdı ve boşaltılacak yerlerdeki iç güvenliği sağlama sorumluluğunu üstlendi. Filistinlilerin bölgedeki yönetimi gelecek beş yıllık geçiş döneminde geçerli olacak ve bu dönemde kalıcı bir çözüm için müzakereler sürecekti. Ama realitelere bakıldığında, sonuç, iki tarafında Oslo süreciyle ilgili hayal kırıklığna uğraması oldu.

Oslo Anlaşmalarının imzalanmasını takip eden beş yılda, 405 Filistinli ve 256 İsrailli öldürüldü. İsrailliler için bu sayı geçen on beş yıldaki can kayıplarından fazla bir sayıydı (geçen on beş yıldaki can kayıplarının toplam sayısı 216 idi ve bu sayının 172 si Birinci İntifada süresinde öldü).

1995 yılında, Şimon Peres, Oslo Anlaşmalarına karşı olan Yahudi Yigal Amir tarafından öldürülen İzhak Rabin’in yerini aldı. 1996’daki seçimlerde, İsrailliler, Likud Partisi adayı Benyamin Netanyahu’nun liderliğindeki sağcı koalisyonu seçti14 ve Netanyahu’yu 1999 yılında İşçi Partisi’nden Ehud Barak takip etti.

Camp David Zirvesi

11-25 Temmuz 2000 tarihlerinde, Camp David’deki Orta Doğu Barış Zirvesi, ABD başkanı Bill Clinton, İsrail Başbakanı Ehud Barak ve Filistin Yönetimi Başkanı Yaser Arafat arasında başladı. Konuşmalar tarafların birbirlerini suçlamasıyla sona erdi. Anlaşmalara engel dört madde vardı: sınırlar, Kudüs ve Tapınak Dağı, mülteciler ve geri dönüş hakları, ve İsrail’in güvenlik endişeleri. 13 Eylül 2000 tarihinde, Yaser Arafat ve Filistin Yasama Konseyi, Özgür Filistin Devleti’nin tek taraflı ilanını erteledi.

Yerleşimin Devam etmesi

Peres, ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright’ın isteğiyle, yerleşim yeri inşasını kısıtlı bir şekilde yürüttü15 ama Netanyahu, İsrailli yerleşim alanları içinde yeni yerleşim alanları inşasına devam etti16 ve Doğu Kudüs’teki Har Homa’da yeni bir yerleşim alanı inşa etme planını gündeme getirdi. Buna rağmen, Netanyahu, 1991-92 Şamir hükûmetinin çok arkasında kaldı ve Oslo Anlaşmalarının herhangi bir yasak koymamasına rağmen yeni yerleşim birimleri inşa etmekten kaçındı17. Oslo’dan önce yerleşim birimi inşaları (1991-92): 13.960; Oslo’dan sonra (1994-95): 3,840, 1996–1997: 3,57018.

Barak daha ılımlı bir yerleşim sistemi üzerinde uğraştı. Amacı daha militan kanalı marjinalleştirmekti. Kasım 1998’deki Wye Nehri Anlaşmasından sonra kurulan 12 yeni karakolları kapatacağı garantisini verdi19, ama halihazırda Batı Şeria’da bulunan yerleşim alanlarını 3000 yeni evle genişletme planı yaptı. Bu plan Filistinli liderler tarafından kınamayla karşılandı. Oslo Anlaşması’nda halihazırda bulunan yerleşim birimleri içinde yeni inşaalara karşı yasak olmasa da, Filistinli anlaşma destekçileri, inşaanın devam etmesinin anlaşmanın ruhuna ters düşeceğini20, kalıcı çözümü kötü etkileyeceğini ve Barak’ın barışa olan isteğinin samimi olmadığını göstereceğini belirttiler21. Filistinliler sadece İsrail’in terk ettiği A ve B bölgelerinde değil, ayrıca İsrail’in yönetimindeki C bölgesinde yerleşim birimi inşaasına koyuldu22.

Bazıları Yaser Arafat ve Filistin Yönetimi’nin intifadayı önceden planladıklarını iddia etti23. Bu iddia için genelde, Aralık 2000’deki, zamanın Filistin Yönetimi İletişim Bakanı İmad Falouji’nin yaptığı konuşmayı alıntı olarak kullanırlar. Konuşmasında Falouji, intifadanın Arafat’ın Camp David Zirvesi’nden dönmeden önce dikkatlice planlandığını belirtti24. David Samuels, 28 Eylül öncesi askeri hazırlıklar hakkında kanıtlar barındıran, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi eski askeri komutan Memduh Nofal’ı alıntı yapar. Nofal, Arafat’ın “şimdi kavgaya gidiyoruz, o yüzden hazır olmalıyız”25 dediğini belirtti. Barak, Mayıs ayında, her türlü ihtimale karşı herhangi bir intifada girişimini engellemek için planlarını hazırlamıştı. İsrail Güvenlik Güçlerine ait sniperlar, ayaklanmanın ilk günlerinde birçok sayıdaki Filistinlinin ölümüne sebep oldu. Bu Barak’ın taktiklerinden biriydi26.

Arafat’ın intifadayı planladığı fikrine bir destek te Hamas lideri Mahmud El-Zahar’dan geldi. Eylül 2010’da, Arafat’ın 2000’deki Camp David Zirvesi’nin istediği gibi sonuçlanmayacağını fark edince, Hamas, El Fetih ve El-Aksa şehitleri tugayına, İsrail’e karşı askeri operasyonlar düzenlemesi emrini verdi27. Mosab Hassan Yusuf, İkinci İntifada’nın, Arafat tarafından organize edilmiş bir politik manevra olduğunu iddia etti. Yusuf’a göre, Arafat, uluslararası kurbanlık sembolü olarak çok zenginleşti. Bu statüyü bırakıp, işleyen bir toplum kurma sorumluluğunu almaya hazır değildi28.

Arafat’ın eşi Suha Arafat, Aralık 2012’de Dubai televizyonuna, ayaklanmayı kocasının planladığını anlattı. “Camp David müzakereleri fiyaskosundan hemen sonra, onunla Paris’te buluştuk... Bana Camp David’in başarılı olamadığını, Paris’te kalmam gerektiğini söyledi. Neden diye sordum. Intifada başlatacağını, ondan Filistin meselesine ihanet etmesini istediklerini ve prensiplerden vazgeçmesini istediklerini söyledi.29” Mayıs 2000’de İsrail’in Lübnan’dan çekilmesiyle birlikte, Filistin Kurtuluş Örgütü yetkilisi Faruk Kaddumi gazetecilere: “Biz optimistiz. Hizbullah’ın direnişi haklarını arayan diğer araplara örnek olarak gösterilebilir” dedi30.

Mitchell Raporunda (Barış sürecinin başarısız olmasının nedenleri üzerinde çalışan komiteye ait rapor) İsrail Hükûmeti şunları belirtti31:

Şiddetin ortaya çıkmasındaki en büyük katalizör, Camp David müzakerelerinin bozulmasıydı ve uluslararası toplumun Filistin’in konuyu kördüğüme bağlamasını takdir etmesiydi. Şiddet Filistin Yönetimi liderleri tarafından planlanmıştı. Böylece, Filistinli can kayıpları yaratıp diplomatik kazanımlar elde edeceklerdi.

Aynı rapora göre, Filistin Özgürlük Örgütü, İntifadanın planlandığını kabul etmemiş ve Camp David müzakerelerinin, İsrail’in gücünü artırmak için bir girişim olduğunu belirtmişti32:

Filistin Halk Kurtuluş Örgütü perspektifine göre, İsrail, rahatsızlanmalara, aşırı ve yasadışı güç kullanarak tepki verdi. Onlara göre bu tepki İsrail’in Filistinli yaşamlara ve güvenliklerine kasıtlarını sergiledi. Filistinlilere göre, her yerde görülen, 30 Eylül’de babasının arkasında duran Muhammed Al Durrah’ın vurulma görüntüleri, bu anlayışı destekledi33.

Raporun sonuçlarına göre34: Şaron’un gezisi El Aksa Ayaklanmasına sebep olmadı. Ama gezinin zamanlaması yanlıştı ve provokatif etkileri önceden görülmeliydi ve ayrıca35: Elimizde Filistin Yönetiminin eline geçen ilk fırsatta şiddet içeren bir ayaklanma hazırlığı yaptığına dair sonuç verecek kanıtlar yok ve aynı şekilde, İsrail’in de böyle bir durumda ölümcül cevaplar vereceğine dair planlar yaptığını da sonuçlandıramayız. Mitchell raporu mayıs 2001'de yayınlandı. 29 Eylül 2001’de Marwan Barghouti, Al-Hayat’a verdiği bir röportajında, intifadaki rolünü açıkladı36.

Eylülün sonunda olaylar patlamadan önce son günleri yaşadığımızı biliyordum, ama Şaron’un El Aksa Camii’ne varması, intifadanın patlaması için en uygun zamandı... Şaron’un gezisinden önceki gece, yerel bir televizyondaki panele katıldım ve halka ertesi sabah El-Aksa Camii’ne gitmeleri çağrısında bulunabildim. Şaron’un huzurlu bir şekilde El-Haram El Şerif’e varıp geri gitmesi imkansızdı. Bitirdim ve sabah El-Aksa’ya gittim... Aramızda bulunan farklı görüşlere sahip insanlar yüzünden başarılı çatışmalarda bulunamadık... Şaron gittikten sonra, iki saat orada kaldım ve nasıl cevap vereceğimiz üzerinde tartıştık ve bütün şehirlerde aynı anda nasıl yanıt verebileceğimizi konuştuk. Bütün Filistinli bölgelerle iletişime geçtik.

Genel Bakış

Filistinliler tarafından El Aksa İntifadası olarak adlandırılan bu ayaklanma, sivil popülasyonun ayaklanmasını ve İsrail Güvenlik Güçleri ile Filistinli siviller arasındaki askeri çatışmaları içerdi<ref>*" Lakstein, Dror, Blumenfeld, Amir. "Israeli Army Casualties in the Second Palestinian Uprising", Military medicine, May 2005.

  • "IDF soldier David Biri, was murdered on September 27, when a convoy of settlers on the way to Netzarim in the Gaza Strip, accompanied by a IDF escort vehicle, was attacked." "Israeli Victims of El Aksa Intifada " , Global Jewish Agenda, Vol. 1, No. 40, November 9, 2000.

  • "Some reasons for inconsistency of the official numbers are the date which is counted as the start of the intifada ( September 27 or 28, 2000), the regional restrictions of counting areas [...] and differing definitions." Hans-Jörg Albrecht. Conflicts and Conflict Resolution in Middle Eastern Societies-between Tradition and Modernity, Duncker & Humblot, 2006, p. 81.

  • "The eruption of the second Palestinian intifada on September 27, 2000, was influenced by the Lebanese example." Najib Ghadbian, "Political Islam: Inclusion or Violence?", in Kent Worcester, Sally A. Bermanzohn, Mark Ungar. Violence and Politics: Globalization's Paradox, Routledge, 2002, p. 103.

  • "The eruption of the second uprising known as al-Aqsa intifada, on September 27, 2000, attests to this view." Najib Ghadbian, "Political Islam: Inclusion or Violence?", in Kent Worcester, Sally A. Bermanzohn, Mark Ungar. Violence and Politics: Globalization's Paradox, Routledge, 2002, p. 105.

  • "Since the beginning of the war, the Tanzim employed two main tactics in its attacks against Israel—shootings and car/roadside bombings. From September 27, 2000, to January 1, 2004, the ICT counted 54 separate shooting incidents in which Tanzim militants attempted to injure or kill Israeli soldiers or settlers." Anthony H. Cordesman. Arab-Israeli Military Forces in an Era of Asymmetric Wars, Greenwood Publishing Group, 2006, p. 316.

  • "This figure is based on a total of 800 Israeli fatalities from September 27, 2000 (the beginning of the second intifada) through August 12, 2003, Middleastern Conflict Statistics Project, Statistical Report Summary (2003), and an Israeli population of about 6.1 million." Neal Feigenson, Daniel Bailis, and William Klein. "Perceptions of Terrorism and Disease Risks: A Cross-national Comparison" (248 KB) ,Missouri Law Review, Vol. 69, Issue 4, Fall 2004, p.

  • "That war began on September 27, 2000, when a Palestinian security officer on a joint patrol with Israeli forces turned his firearm on his Israeli counterpart and murdered him." Caroline B. Glick. "Addressing the Root Caust of the Arab-Israeli Conflict" (1.42 MB)], Oxford Journal on Good Governance, Volume 2 ~ Number 2, August 2005, p. 32. </ref>

    . Ariel Şaron’un, müslümanlar arasında El-Haram El Şerif olarak bilinen, hem Müslümanlar hem de Yahudiler için kutsal olan, Tapınak Tepesi’ni ziyaret ettiği esnada3738 Filistinliler arasında protesto başladı ve bu protesto İsrail güvenlik güçleri ve protesto eden kalabalık arasında çatışmanın başlamasına sebep oldu. Ayaklanmanın, bir sonraki, 29 Eylül Cuma günü, namaz ibadetini gerçekleştiren müslümanların yakınlarında İsrail polisinin ve askerlerinin bulunmasının sebep olduğu çatışmalardan ve ölümlerden dolayı başladığına inananların var olmasına rağmen394041, İkinci İntifada, 28 Eylülde Likud Partisi başbakan adayı Ariel Şaron’un 1000 güvenlik görevlisiyle Tapınak Tepesine varmasıyla başladı42. Ziyareti esnasında Şaron; “Tapınak tepesi ellerimizdedir ve ellerimiz de de kalacaktır. Yahudilerin en kutsal mekanlarından biri olarak, burayı ziyaret etmek her Yahudinin hakkıdır”43 dedi. Filistinliler bu söyleneni bir provokasyon olarak görüp, İkinci İntifadanın nedeni olarak adlandırırken44 diğer birçok kişi Yaser Arafat’ın ayaklanmayı önceden hazırladığını iddia etmiştir45.

Bill Clinton46 gibi bazı isimler, tansiyonun yükselmesinin sebebini Haziran 2000’de gerçekleşip başarısız olan Camp David Zirvesi olarak gördü. Bu isimler, İsrailliler ve İsrail Güvenlik güçleri, 27 Eylül itibarıyla İsrailli can kayıplarının başlamasından dolayı, ayaklanmalara Camp David başarısızlığının neden olduğuna inanır4748495051. Birçok yerde, anaakım medya, Şaron’un gezisini İkinci İntifada’nın başlama sebebi olarak yansıttı52535455. Şaron’un ziyaretinden sonraki ilk beş günde, protestolar ve çarpışmalar sonucu İsrail polisi ve güvenlik güçleri 47 Filistinliyi öldürüp 1885 ini yaraladı56 ve Filistinliler ise 5 İsrailliyi öldürdü5758.

Filistinliler İkinci İntifada’yı, devam eden, İsrail’in topraklarını ele geçirmesine karşı milli kurtuluş çabalarının bir parçası olarak görürler59 ve İsrailliler ise ayaklanmayı Yaser Arafat tarafından organize edilen Filistin terörizmi olarak görürler6061.

Birinci İntifada da olduğu gibi, Filistinliler, toplu protestolar, grevler, İsrailli askerler ve sivillere yönelik saldırılarla ayaklanmayı yürüttü. Saldırı metodları arasında, intihar bombaları62, İsrail’e doğru ateşlenen roketler ve havan topları6364, içinde çocukların da olduğu sivil ve askerlerin alı koyulması6566, silahla saldırılar67686970717273, cinayetler74, bıçaklamalar7576, taşlamalar7778 ve linçler79808182 vardı.

İsrail’in ayaklanmaya karşı tavırları içinde kontrol noktaları kurmak ve sıkı sokağa çıkma yasakları vardı. Filistin yönetiminin polis ve hapishane gibi binalarına yönelik stratejik saldırılar, Filistin’in ayaklanmaları durdurmaları için atılan stratejik adımlar arasındaydı. İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesinden sonra kaybolduğuna inanılan caydırıcı ayaklanma kontrolü tekrar uygulamaya konuldu. Bazı İsrailliler de ayaklanmaları Oslo Savaşı (מלחמת אוסלו) ya da Arafat Savaşı olarak da adlandırır. Sebepleri, Oslo Anlaşmalarındaki Filistin tarafından kaybedildiği düşünülen noktalar ve Arafat’ın ayaklanmayı düzenlediğinin düşünülmesidir83. Hem İsrail hem de Filistinliler, Oslo sürecinin başarısızlığından dolayı bir birini suçlamaktadır.

Zaman Çizelgesi

2000

11-25 Temmuz 2000 Camp David Zirvesi, Birleşik Devletler Başkanı Bill Clinton, İsrail Başbakanı Ehud Barak ve Filistin Yönetimi Genel Başkanı Yaser Arafat arasında gerçekleşti. Barak ve Arafat daha sonra zirvenin başarısızlığıyla ilgili birbirlerini suçladı. Zirvede anlaşmaya varılmasını engelleyen dört esas engel vardı: sınır, Kudüs ve Tapınak Tepesi, Filistinli mülteciler ve geri dönüş hakkı ve İsrail’in güvenlik endişeleri.

Şaron’un Tapınak Tepesi’ne Gezisi

28 Eylülde, İsrail muhalefet lideri Ariel Şaron, Likud partisinden bir delegasyon ve yüzlerce ayaklanma polisiyle, Müslümanlar için üçüncü en kutsal yer olan El Aksa Camii’nin içinde bulunduğu Tapınak Tepesi’ni ziyaret etti84. Bu alan İsrail’in 1980’de Doğu Kudüs’ü topraklarına eklemesiyle, İsrail’in egemenliğine girdi. Alan, Yahudiler için en kutsal alandır. Şaron, İsrail İçişleri Bakanının, Filistin Yönetimi güvenlik şefinden gezi esnasında bir problem çıkmayacağına dair aldığı teminattan sonra,bölgeye girme izni aldı85. Şaron aslında El Aksa Camii’nin içine girmedi ve normal turist saatlerinde alana girdi. Colin Shindler olanları şu şekilde açıkladı: “ İsrail istihbaratı, İçişleri Bakanı Şlomo Ben-Ami’ye beklenen planlanmış bir şiddet riski olmadığını belirtti. Bu üstü kapalı bir şekilde Filistin Önleyici Güvenlik Başkanı Jibril Rajoub tarafından teyit edildi. Rajoub Şlomo’ya, Ariel Şaron’un Haram’ı gezebileceğini fakat Camii’ye güvenlik sebeplerinden dolayı girmemesi gerektiğini söylemişti”86.

Şaron’un alandan ayrılmasından kısa bir süre sonra, Kudüs’te yaşayan sinirli protestocular alanın dışında isyanı patlattılar. İsrail polisi göz yaşartıcı gaz ve plastik mermilerle cevap verdi. Filistinliler ise taş ve mermiler atıyordu ve 25 polisi yaraladı. Üç Filistinli plastik mermilerden yaralandı87.

Şaron’ın bölgeyi ziyaret etmesindeki amaç, İsraillilerin Tapınak Tepesi’nde bulunma hakkına sahip olduğunu anlatmaktı8889, buna rağmen, Likud sözcüsü Ofir Akunis’e göre, amaç, Likud iktidarı geldiğinde Tapınak Tepesi’nin İsrail egemenliğinde kalacağını göstermekti90. Ariel Şaron’un hükûmeti, bölgeyi Filistinlilerin eline vermekle suçlamasına cevap olarak, İsrail hükûmeti Şaron’a bölgeyi ziyaret etmesi için izin verdi. Niyetini öğrenince, Yaser Arafat, Saeb Erakat ve Faysal Hüseini gibi önemli Filistinli isimler, Şaron’dan ziyareti iptal etmesini istediler91.

Filistinliler 10 gün önce, Sabra ve Şatilla katliamını anmışlardı92. Kahan Komisyonu, Sabra ve Şatilla Katliamı gerçekleştiğinde Ariel Şaron’un Savunma Bakanı olduğunu gerçeğinden dolayı, Filistinlilerin Şaron’u katliamdan sorumlu tuttuklarını belirtti93. Filistinlilere göre Şaron katliam ve intikam tehlikesini göz ardı etmişti ve bu katliamı durdurmak için önlemler almamıştı. Şaron’un İsrail’in kontrolü altındaki Beyrut’ta bulunan popülasyonu korumada gösterdiği bu ihmalkarlık, görevini yerine getirmemek olarak görüldü ve istifası önerildi ama Şaron istifa etmedi. Daha sonra bir barış yürüyüşünde bir İsraillinin ölmesiyle görevinden ayrıldı ama İsrail kabinesinde kaldı. Filistinliler Şaron’un ziyaretini bir provokasyon ve istila gördüler çünkü yüzlerce korumayla gelmişti. Eleştiriler, Şaron’un, ziyaretinin şiddeti tetikleyeceğini bildiğini ve ziyaretinin politik olduğunu belirtti. Yossef Bodansky’e göre,

Clinton’ın önerisi Yahudilerin Tapınak Tepesi’ni ziyaret etme ve o bölgede dua etme haklarına yönelik garantiler verdi... Şaron, Yahudilerin Tapınak Tepesine ziyaretlerinde bir sorun olmayacağına ikna olduğunda, İsrailli dindarlar ve milliyetçi sağcı grupların barış sürecine karşı çıkacakları çok neden kalmayacaktı. Şaron, Tapınak Tepesi’ni ziyaret edeceğine dair kararını açıkladığında, Ehud Barak istihbarat şefi Ami Ayalon’a Jibril Rajoub’a ulaşmasını ve güvenli bir ziyaret için gerekenin yapılmasını istemesi emrini verdi. Rajoub, Şaron’un camiye girmemesi ve orta yerde ibadet etmemesi halinde pürüzsüz bir ziyaret olacağı sözünü verdi. Barak ayrıca Arafat’a ulaşarak, camiye girmemesi durumunda Şaron’un ziyaretinin pürüzsüz gerçekleşeceğine dair teminatlar aldı. Bir grup Filistinli ileri gelenler ve üç Arap Knesset üyesi ziyareti protesto etmek için bölgeye geldiler. Filistinli ileri gelenler arkada izlerken, genç Filistinliler taş attılar ve İsrail güvenlik güçlerini geçerek Şaron’a ve yanındakilere ulaşmaya çalıştılar. Şaron’un ziyareti bunlara rağmen sessiz ve düzgün bir şekilde gerçekleşti. Dua etmedi, beyanda bulunmadı ya da Müslümanlar tarafından provokatif olarak görülecek bir şey yapmadı. Bir taş yağmuru altında Ağlama Duvarı’na ulaşmasına rağmen, soğuk kanlı davrandı ve “Buraya Müslüman ve Yahudilerin beraber yaşayabileceklerine inanan biri olarak buraya geldim” dedi, gazetecilere. “Beraber inşa edip büyüyebileceğimize inanıyorum. Bu huzurlu bir gezi oldu” dedi94.

New York Times’a göre, Arap Dünyas’ındaki birçok insan, Şaron’un ziyaretini İkinci İntifada’nın başlangıcı ve barış sürecinin raydan çıkmasının nedeni olarak gördü95. Juliana Ochs’a göre, Şaron’un ziyareti ikinci intifadanın sembolik teşvikiydi96.

İntifadanın ilk günleri

29 Eylül 2000 tarihinde, Şaron'un ziyaretinden bir gün sonra, Cuma namazı sonrası, Kudüs'ün Eski Şehir çevresinde büyük ayaklanmalar patlak verdi. Filistinlilerin Tapınak Dağı üzerinden, dua eden Yahudilerin üzerine taş atmaya başlamasından sonra, İsrail polisi dört Filistinli genci kauçuk kaplı çelik mermilerle ateş ederek öldürdü. Polis daha sonra normal mermiler kullanmaya başladı. 200 kadar Filistinli ve polis yaralandı97. Eski Şehir’deki Zeytin Dağ’ında da üç Filistinli öldürüldü98. Günün sonunda, 7 Filistinli öldürüldü ve 300 Filistinli de yaralandı99 70 İsrail polisi yaralandı çarpışmalarda100101.

Sonraki günlerde Batı Şeria ve Gazze’de protestolar başladı. İsrail polisi gerçek mermi ve kauçuk kaplı çelik mermilerle cevap verdi. İlk beş günde, 47 Filistinli öldü ve 1885 i yaralandı102. Tarafların arasında arabulucu olan Fransa başkanı Jacques Chirac, Ehud Barak’ı protesto etti ve bir gün içerisindeki yaralanan ve ölen Filistinlilerin arasındaki oranın, başkalarını Filistinlilerin şiddetten sorumlu olduklarına inandıramayacak kadar kötü olduğunu belirtti. Ayrıca Barak’a, taş atan kişilere helikopterden ateş ederek cevap vermeleri ve uluslararası sorgulamalara izin vermemelerini, Arafat’ın üçlü müzakerelere çağrısına cevap vermemeleriyle eş tuttu103. 27 Eylül'de, Gazze Şeridi yerleşim birimlerinden Netzarim’in yakınında Filistinli militanlar tarafından gerçekleştirilen bombalama sonrası bir İsrailli asker öldürüldü ve başka bir asker de hafif yaralandı104. İki gün sonra, Filistin polis memuru Nail Süleyman, ortak devriye sırasında bir İsrail Sınır Polisi aracına Batı Şeria’daki Qalqiliyah şehrinde ateş etti ve Yosef Tabeja’yı öldürdü105. Ayaklanmaların ilk günlerinde, İsrail Güvenlik Güçleri aşağı yukarı 1.3 milyon kurşun kullandı106. Uluslararası Af Örgütü’ne göre, ilk Filistinli can kayıpları, sadece protestolara katılanlardandı. Örgüt daha sonra ilk ay içinde öldürülen Filisitnlilerin 80% inin, İsrail güvenlik güçlerine tehlike teşkil etmedikleri yerlerde bulunduklarını belirtti107. 30 Eylül 2000 tarihinde, bir kameraman, Gazze şeridindeki bir dar sokakta, babasının arkasında saklanırken öldürülen Muhammed El-Durrah’nın ölüm anını çekti. Onu öldüren ateşin hangi taraftan geldiği hala kesin olarak bilinmemektedir.

2000 Ekim olayları

“Ekim 2000” olayları, İsrail’deki Arap vatandaşlar ve İsrail polisi arasında birkaç gün süren kargaşa ve çarpışmalara denir. Olaylar ayrıca Arap ve Yahudilerin geniş çaplı ayaklanmalarını içerdi. 12 İsrailli Arap vatandaş ve Gazze’den bir Filisitinli İsrail polisi tarafından öldürüldü.

1 Ekimde, İsrail kuzeyinde genel grev ve protestolar başladı ve birkaç gün sürdü. Gösteriler zaman zaman İsrail Polisine taş atma, molotofkokteyli ve mermili ateşleri içeren çarpışmalara döndü. Polis göz yaşartıcı gaz kullandı, kauçuk kaplamalı plastik mermiler ve bazen gerçek mermilerle ateş etti. Bazen bu durum gösterileri önleme protokolünü aştı ve komisyona göre ölümlerin nedeni de buydu. 8 ekimde, Tel Aviv’de, binlerce Yahudi İsrailliler şiddet eylemlerine katıldı. Bazıları Araplara taş attı ve Arap mal varlıklarına zarar verdi108.

Protestolardan sonra, Yahudi ve Arap vatandaşlar arasında yüksek derecede gerginlik vardı ve Arap vatandaşlarla polis arasında da büyük bir güven sorunu vardı. Yargıç Theodor Or’un başkanlığı yaptığı soruşturma komitesi, ayaklanmayı inceledi ve İsrail polisinin böyle bir ayaklanmayı kontrol etmekte hazır olmadığı kanısına vardı. Birçok yüksek rütbe polisini kötü muamelesiyle suçladı. Or Komisyonu Başbakan Ehud Barak’ı eleştirdi ve Şlomo Ben-Ami’nin Kamu Güvenliği Bakanlığı görevinden ayrılıp bir daha aynı görevi yapmamasını önerdi. Komite ayrıca Arap liderlerini ve Knesset vekillerini olanlara destek verip atmosferi etkileyerek tansiyonu yükseltmelerinden dolayı suçladı.

Ramallah’taki linç ve İsrail’in Cevabı

12 Ekimde, Filistin Yönetimi polisi, yanlışlıkla Ramallah’a giren iki İsrailli yedek askeri tutukladı. Tutuklanan askerlerin gizli bir İsrail birimine ait olduklarına dair söylentiler yayıldı ve kısa sürede Filistinli bir kalabalık karakolu bastı. İki asker dövüldü, bıçaklanarak karınları deşildi ve cesetlerden biri yakıldı. Bir İtalyan televizyonu grubu ölümleri kaydedip uluslararası yayınlara iletti109110. Bir İngiliz gazetecinin kamerası protestocular tarafından kırıldı. Ölümlerin nasıl gerçekleştiği İsraillileri şok etti111. Bune cevaben İsrail misilleme hava saldırılarında bulundu. Saldırılarda Batı Şeria ve Gazze Şeridi’ndeki Filistin Yönetimine ait hedefler vuruldu. Ölümlerin gerçekleştiği karakollar boşaltıldı ve operasyonlar esnasında yok edildi112113. İsrail daha sonra ölümlerden sorumlu olan kişilerin izini sürdü ve tutukladı.

Kasım ve Aralık

İsrailli Güvenlik Güçleri ve Filistinliler arasındaki çarpışmalar 1 kasımda şiddetlendi. Üç İsrailli asker ve altı Filistinli öldürüldü ve dört İsrailli askerle 140 Filistinli yaralandı. Sonraki günlerde, İsrailli güçlerin düzeni tekrar sağlamaya çalışmalarıyla birlikte kayıpların sayıları arttı. Kasım ayının her gününde çatışmalar devam etti. Toplamda 122 Filistinli ve 22 İsrailli öldü. 27 Kasımda, Ramazan ayının ilk gününde İsrail Kami Geçişinden ürün ve akaryakıt geçişini hafifletti. Aynı gün, Kudüs’ün Gilo muhitinde, Beit Jala’dan Filistinliler ağır makineli silah saldırısı gerçekleştirdi. İsrail kısıtlamaları bir hafta sonra artırdı ve Filistinliler İsrail Güvenlik Güçleriyle çarpışmaya devam etti. Toplamda 51 Filistinli ve 8 İsrailli Aralık ayında öldü114.

2001

İsrail ve Filistin Yönetimi arasında yapılan Taba Zirvesi, Ocak 21 -27 2001 arasında, Sina Yarımadası’ndaki Taba’da gerçekleşti. İsrail başbakanı Ehud Barak ve Filistin Yönetimi Lideri Yaser Arafat geçmiş barış müzakerelerinden oldukça fazla yol kat etti ve bir anlaşmaya oldukça yaklaştılar fakat bu zirvede amaçlarına ulaşamadı.

17 Ocak 2001 tarihinde, Ofir Rahum adlı İsrailli genç, El Fetih’in silahlı örgütünün bir elemanı olan Mona Jaud Awana tarafından kandırılıp Ramallah’a getirildi ve öldürüldü. Awana, Ofir’le internet üzerinde tanışıp birkaç ay boyunca internet üzerinden iletişimde kaldı. Daha sonra Ofir’i Ramallah’a tanışmak için çağırdı. Geldiğinde üç silahlı tarafından yakalandı ve 15 ten fazla mermi sıkıldı üzerine115. Awana daha sonra, askeri ve polis operasyonlarında tutuklandı ve ömür boyu hapse çarptırıldı. Ocak ayında 18 Filistinli ve 6 İsrailli öldürüldü.

Ariel Şaron, o dönemde Likud Partisi içinden Ehud Barak’a karşı seçimlere girdi. Şaron, 6 Şubat 2001 tarihindeki özel başbakanlık seçiminde İsrail başbakanlığına seçildi. Şaron daha sonra Yaser Arafat’la yüz yüze tanışmayı reddetti. Mart ayındaki çatışmalar, çoğunluğunun sivil olduğu 8 İsraillinin ve 26 Filistinlinin ölümüyle sonuçlandı. Hebron’da Filistinli bir Sniper, Şalhevet Geçidi’nde on aylık bir bebeği öldürdü116117. Bu ölüm İsraillileri şok etti. İsrail polisinin soruşturmalarından sonra bu atışın kasıtlı olduğu kanısına varıldı118. 30 Nisan 2001 tarihinde, yedi Filistinli militan bir patlamada öldü, ölenlerden biri Ofir Rahum’un katline karışanlardan biriydi.

7 mayıs 2001’de İsrail güvenlik güçleri, Filistin Yönetimi kontrolündeki Gazze’ye doğru ilerleyen Santorini adlı gemiyi ele geçirdi. Gemiye silahlar yüklenmişti. İsrailli soruşturmalar sonunda, silahların Ahmet Jibril’in Filistin Halk Kurtuluş Örgütü – Genel Komutası tarafından satıl alındığı sonucuna varılmıştı. Geminin ve içindekilerin toplam değeri 10 milyon dolardı. Raporlara göre, gemideki tayfa içinde silah bulunan iyice kapanmış varilleri varışta indirecekti. İndirecekleri yer daha önce Filistin Yönetimi tarafından seçilmiş özel bir yerdi.

8 mayıs 2001 tarihinde 13 yaşındaki Yaakov Koby Mandell ve Yosef İşran (14 yaş) köylerinin yakınlarında yürüyüş yaparken kaçırıldı. Cesetleri sonraki sabah yaşadıkları yerin yakınlarında bir mağarada bulundu119. USA Today gazetesi, polislere göre, iki gencin bağlanıp, bıçaklanarak ve taşlanarak öldürüldüklerini yazdı. Mağaranın duvarlarına gençlerin kanları sürülmüştü120. 18 Mayıs 2001’de, İsrail, 1967 yılından sonra ilk defa savaş uçakları kullanarak saldırılarda bulundu. Bu saldırılardan önce müdahaleler ve hava saldırıları silahlı helikopterler aracılığıyla yapıldı. 12 Filistinli, Filistin Yönetimi kontrolü altındaki yerlerde öldürüldü. 1 Haziran 2001 tarihinde İslami Cihad’a üye bir intihar bombacısı, Tel Aviv sahilindeki Dolphinarium adlı kulüpte kendini patlattı. Çoğunluğu lise genci olan 21 İsrailli sivil öldü ve 132 si yaralandı121122123124.

469 Filistinli ve 199 İsrailli 2001 yılında öldürüldü. Dünya Af Örgütü’nün intifadanın ilk yılı sonundaki raporunda şunları belirtti:

"Kanun dışı ölümlerin ve yaralanmaların çoğunu İsrailli güçler gerçekleştirdi. Özellikle İsrail güçleri Amerika’dan gelen helikopterle tehlikenin az olduğu yerlere saldırılar gerçekleştirdi. Hamas ve İslami Cihad, düzenli olarak, genelde İsrail içindeki kamu alanlarına bombalar yerleştirerek çok sayıda insanların öldürülmesini amaçladı. İki kuruluşta bir kahramanlık havası yaratarak sıkça intihar komandoları kullandı125.”

Filistinli teröristler 2001 sonlarında doğru intihar saldırılarına devam etti. Bunların arasında Sbarro Katliami (7 si çocuk olan 15 sivilin ölümüne sebep oldu)126127128, Naharya Tren İstasyonu intihar bomba saldırısı ve Pardes Hanna otobüsü bomba saldırısı (her iki saldırıda da 3er kişi öldü129130131, Ben Yehuda Sokağı bomba saldırısı (11 sivil öldürüldü, çoğunluğu çocuktu)132 ve Haifa 16 nolu otobüsü bomba saldırısı (15 sivil öldü) vardı133.

2002

Ocak 2002’de, İsrail Güvenlik Güçleri Shayetet 13 adlı deniz komandoları, İran’dan İsrail’e doğru hareket eden Karine A adlı kargo gemisini ele geçirdi. Geminin içerisinde Filistinli militanların İsrail’e karşı kullanmaları için silahlar vardı. Soruşturmalarda, bu kargonun oluşmasında Filistin Yönetimi’nin ve Yaser Arafat’ın da payının olduğu İsrail tarafından bulundu. Filistinliler, İsrailli sivillere karşı intihar saldırılarına başladı. 3 Martta, Filistinli bir sniper, Ofra yakınlarındaki kontrol noktasındaki 10 İsrailli sivili öldürdü ve 4 kişiyi yaraladı134. Hamad daha sonra yakalandı ve müebbet hapse mahkûm edildi. 2002 nin kanlı mart ayında, 30 sivilin ölümüne sebep olan Netanya Pesah Katliamı gerçekleşti135. Mart ayında 130 dan fazla İsrailli öldürüldü. İsrail 2002 Savunma Kalkanı Operasyonuyla cevap verdi. Birleşmiş Milletler, 1-7 Mayıs arası İsrail operasyonlarında 497 Filistinlinin öldüğünü ve 1447 Filistinlinin yaralandığını tespit etti. Bu sayı B’Tselem’e göre 240 idi136. Ölenlerin çoğu Filistinli askerlerdi. İsrail tarafında ise 30 kişi öldü ve 127 kişi yaralandı. Operasyon, Filistin Yönetimi’nin kontrolündeki yerlerin ele geçirilmesiyle doruğa ulaştı137.

Jenin

2 – 11 Nisan arasında, Filistin mülteci kamplarından biri olan Jenin’de bir kuşatma ve şiddetli çatışmalar meydana geldi. Kampın hedef olmasının sebebi, İsrail’deki sivillere yönelik birçok saldırının bu kamptan çıktığına dair bulgulardı138. Jenin savaşı iki taraf içinde alevlenme noktasıydı. Savaş İsrail güvenlik güçleri tarafından kazanıldı. İsrail Güvenlik güçlerinin operasyonu esnasında, Filistinliler, yüzlerce insanın katledildiğiyle ilgili İsrail’i suçladı. Filistin Yönetiminden bir isim, ölü sayısının 500 olduğunu belirtti139. Çatışmalar esnasında İsrailli yetkililer de ölü sayısının yüzlerce olduğu görüşündeydi140. İsrail konuyla ilgili, Güvenlik Konseyi’nde oybirliğiyle kabul edilmiş soruşturma kararına karşı çıktı. Birleşmiş Milletler katliam söylemlerinin aksine raporunda aşağı yukarı 52 Filistinlinin öldüğünü belirtti ve her iki tarafı da Filistinlilerin hayatlarını riske attıkları için eleştirdi141142. Uluslararası Af Örgütü143 ve İnsan Hakları İzleme Örgütü144 kendi raporlarında bazı İsrail Güvenlik Güçleri elemanlarının savaş suçları işlediklerini belirtti ama bir katliamın gerçekleşmediğini teyit ettiler. Her iki kuruluş ta soruşturmaların başlatılması gerektiğini belirtti.

Çatışmalardan sonra, her iki tarafın kaynaklarının da içinde bulunduğu kaynaklar, Filistinli can kayıplarının 52-56145 olduğuna işaret ediyordu. İnsan Hakları İzleme Örgütü ölenler arasında en az 27 askerin ve 22 sivilin olduğunu belirtti146. İsrail Güvenlik Güçleri ise 48 inin militan olduğunu ve 5 kişinin sivil olduğunu iletti147. İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne göre 140 bina yok edilmişti148. İsrail Güvenlik Güçleri, 23 İsrailli askerin öldürüldüğünü ve 75 inin yaralandığını rapor etti149150151.

Beytüllahim

2 nisandan 10 mayısa, Beytüllahim’deki Doğum Kilises’ini İsrail Güvenlik Güçleri askerleri çevreledi. İçeride Filistinli siviller, militanlar ve rahipler vardı. Kuşatma esnasında İsrailli sniperlar içerideki 8 militanı öldürdü ve 40'tan fazla kişiyi yaraladı. Bu çatışma, içerideki 13 teröristin Avrupa’ya gönderilmesiyle sonuçlandı.

2003

Yaser Arafat’ın, El Aksa Şehitleri Tugayı’na 20.000 dolar verdiğini belirten, İsrail istihbaratı raporundan sonra, ABD, Filistin Yönetimi’nden demokratik refomlar talep etti. Arafat’tan bağımsız bir başbakanın göreve getirilmesini de ayrıca talep etti. ABD’den gelen baskılar sonucu 13 Mart 2003 tarihinde, Arafat, Mahmud Abbas’ı Filistin başbakanı olarak tayin etti. Abbas’ın atanmasının ardından, ABD yönetimi, Orta Doğu Çözüm Süreci Dörtlüsü’nün barış süreci yol planını destekledi. Plan; askeri grupları dağıtarak, yerleşimleri durdurarak ve demokratik ve barışçıl bir Filistin Devleti kurarak, İsrail – Filistin Savaşı’nı sonlandırmayı amaçladı. Planın ilk aşaması, Filistin Yönetimi’nin gerilla aktivitelerini bastırmasını, saldırıları durdurmasını ve yasadışı silahlara el koymasını talep etti. Silahlı gruplarla yüzleşmekten çekinen Abbas, geçici bir ateşkese varmaya çalışıp, gruplardan, İsrailli sivillere yönelik saldırıları durdurmalarını istedi.

20 Mayısta, İsrail donanma komandoları, Lübnan’dan Gazze Şeridi’ne doğru hareket eden Abu Hassan adlı kargo gemisini ele geçirdi. Gemide roketler, silahlar ve mühimmatlar vardı. İçlerinde kıdemli bir Hizbullah üyesi bulunan, gemideki sekiz mürettebat tutuklandı. 29 Haziran 2003’te, El Fetih, Hamas ve İslami Cihad, tek taraflı bir şekilde geçici ateşkes ilan etti. Bu ateşkes, üç ay boyunca İsrail’e yönelik saldırıların durdurulacağını deklare etti152. Bir sonraki ay, şiddet azaldı ama İsrailli sivillere yönelik intihar saldırıları ve buna cevaben militanlara karşı İsrail tarafından gelen askerî operasyonlar devam etti.

Üçü militan olan dört Filistinli, Nablus yakınlarındaki Askar’da gerçekleşen, İsrail Güvenlik Güçlerinin zırhlı araçlarla gerçekleştirdiği silahlı baskında, öldürüldü ve İsrailli bir asker de militanlardan biri tarafından öldürüldü. Filistinlilerin yakınındaki, kılık değiştirmiş İsrailli bir ekip, Abdullah Kavasameh’e Hebron’daki camii den ayrılırken ateş açtı153. İsrail terörle mücadele polisi YAMAM, Kavasameh’in kendisini tutuklamaya kalkınca üzerlerine ateş açtığını belirtti.

19 Ağustosta, Hamas, Kudüs’teki kalabalık bir otobüse intihar saldırısı düzenledi ve 7 si çocuk, 23 İsrailli sivil öldürüldü. Hamas, liderleri Abdullah Kavasameh’in de içinde bulunduğu dört Filistinlinin ölümünden dolayı bu intikam saldırısını gerçekleştirdiğini belirtti ve saldırıyı üstlendi. ABD ve İsrail medyası, bu saldırıyı ateşkese son veren saldırı olarak yansıttı. Saldırının ardından, İsrail Güvenlik Güçleri, Hebron ve Gazze Şeridi’ndeki bütün Hamas liderlerinin tutuklanması ya da öldürülmesi emrini aldı. Otobüs saldırısını tasarlayan kişiler yakalanıp öldürüldü ve Hebron’daki hamas liderleri büyük darbe aldı. Nablus, Jenin ve Tulkarem’de sıkı sokağa çıkma yasakları uygulandı. Nablus’ta bu yasaklar 100 günden fazla sürdü. Nazlet’te 60 tan fazla dükkân İsrail’e ait buldozerler tarafından yıkıldı. İsrailli sivil yönetim, dükkânların izinsiz inşa edilmelerinden dolayı yıkıldıklarını belirtti. Filistinliler, İsraillilerin uyguladığı askeri sokağa çıkma yasaklarını ve dükkânların yıkılmasını, masum Filistinlilere karşı gerçekleştirilen toplu cezalandırmalar olarak algıladı154.

Arafat’ın etkisiyle, iyi bir yönetim gerçekleştiremeyen Abbas, 2003 eylülünde istifa etti. Ahmed Qurei (Edu Ala) Abbas’ın yerine geçti. İsrail hükûmeti müzakerelerin çözüme ulaşacağı umudunu yitirdi ve tek taraflı bir karar alarak, İsrail ve Filistin toplumlarını fiziksel olarak ayırma kararı aldı. Bu kararla, Batı Şeria duvarını inşa etmeye başladı. İsrail, bu duvarin, Filistinli teröristlerin İsrail’e geçmesini engelleyecek bir yöntem olduğunu bildirdi. Filistinliler, duvarın, Filistinli toplumları birbirlerinden ayırdığını ve gerçekte bunun amacının Filistin topraklarını ele geçirme olduğunu iddia ettiler. 4 Kasımda, 21 İsraillinin ölümüne sebep veren, Hayfa’daki Maxim restoranında gerçekleşen intihar saldırısından sonra, İsrail, saldırının arkasında İran ve Suriye’nin olduğunu ve İslami Cihad’la Hizbullah’a saldırılar için destek verdiklerini iddia etti. Maxim saldırısından sonraki gün, İsrail Hava Kuvvetlerine ait savaş uçakları, Suriye’nin Ain Saheb kentinde bulunan, Filistinlilerin eğitim üssü olarak bilinen yeri bombaladı. Depolanan savaş malzemeleri yok edildi ve bir sivil güvenlik görevlisi yaralandı.

2004

Gazze’den, Kassam roketleri ve havan mermileriyle tekrar tekrar gelen bombalamalara cevaben, Rafah’ta operasyonlarını yürüten İsrail Güvenlik Güçleri, militanların Mısır’dan kaçak yollarla; silah, mühimmat, kaçak insanlar, sigara, araba parçaları, elektrikli cihazlar, döviz, altın, uyuşturucu ve giysi getirdikleri tünelleri bulup yok etmeye odaklandı. Eylül 2000 ve Mayıs 2004 arasında, Mısır ve Gazze’yi birbirine bağlayan 90 tünel bulunup yok edildi. Rafah’taki baskınlar birçok aileyi evsiz bıraktı. İsrail’in resmi açıklamalarına göre bu evler militanlar tarafından ele geçirilip, İsrail Güvenlik Güçleri’yle girilen çatışmalarda yok edilmişti. Bu evlerden birçoğu İsrail askerlerinin baskınlarından dolayı terk edilmişti ve daha sonra yok edilmişlerdi. İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne göre, 1500 ev, şehirde bir tampon bölge yaratmak için yok edildi ve 1600 civarında kişi evlerinden oldu155.

2 Şubat 2004 tarihinde, İsrail Başbakanı Ariel Şaron, Gazze Şeridi’ndeki bütün Yahudi yerleşimcileri transfer edecek planını açıkladı. Muhalefet tarafı bu açıklamayı bir medya propagandası olarak görüp tersledi ama İsrail İşçi Partisi, böyle bir kararı destekleyeceğini belirtti. Şaron’un sağ kanat koalisyon partnerleri Milli Dindar Parti ve Milli Birlik, planı kabul etmedi ve uygulamaya konulması durumunda hükûmetten ayrılacakları sözünü verdiler. Oslo ve Genevre Anlaşmalarının mimarı ve barış aktivisti Yossi Beilin de çekilme planını kabul etmedi. Gazze’den barış olmadan ayrılmanın terörü ödüllendireceğini belirtti. Geri çekilme planının Ariel Şaron tarafından ilan edilmesinin ve Erez geçiş alanı ve Ashdod limanındaki intihar saldırılarının ardından, İsrail Güvenlik Güçleri, cevap olarak Gazze şeridi’ne (Rafah ve çevresindeki mülteci kamplarına) silahlı baskınlarda bulundu ve 70 Hamas militanını öldürdü. 22 mart 2004 tarihinde, İsrail silahlı helikopterlerinden biri Hamas lideri Şeyh Ahmed Yasin’i, iki korumasını ve orada bulunan dokuz kişiyi öldürdü. 17 Nisan’da, Hamas’ın birkaç intihar saldırısı girişiminin ardından, Yasin’den sonra gelip yerine geçen Abdul Aziz El-Rantisi’yi öldürüldü oğluyla birlikte.

Gazze Şeridi’ndeki çatışmalar mayıs 2004’te, Erez ve Kami geçiş alanlarındaki birçok saldırı girişimlerinin ardından, feci şekilde arttı. 2 mayısta, Filistinli militanlar, hamile bir kadını ve dört kızını vurarak öldürdü156157158159. Uluslararası Af Örgütü, bu saldırıyı bir insanlık suçu olarak gördüğünü açıkladı ve Filistinli silahlı grupların, İsrail ve İsrail işgali altındaki yerlerde, sivilleri hedef almamaları gerektiği çağrılarını tekrarladılar160. Buna ek olarak, 11-12 Mayıs tarihlerinde, Filistinli militanlar iki İsrailli zırhlı aracı yok edip 13 askeri öldürdü ve vücutlarını parçaladılar. İsrail Güvenlik Güçleri iki baskın yaparak cesedleri aldılar. Bu baskınlarda 20-40 arası Filistinli öldürüldü ve baskının yapıldığı alana büyük zarar verildi. Daha sonra, 18 mayısta, İsrail Güvenlik Güçleri, Gökkuşağı Operasyonunu başlattı. Operasyonun amacı Rafah’taki terör yapılarını vurmak, kaçakçılık tünellerini yok etmek ve tank savar silahlarla SA-7 füzelerinin nakliyatını durdurmaktı. Operasyonda 41 Filistinli militan ve 12 sivil öldürüldü ve 45-56 civarında Filistinlilere ait bina yok edildi. İsrailli tanklar, yaklaşan Filistinli protestocuların üzerine yüzlerce bomba attı ve 10 Filistinli öldü. Protestocular, İsrailli askerlerin uyarılarını dikkate almadı. Bu olay operasyona karşı dünya çapında tepkiye sebep oldu.

29 eylülde, bir Kassam roketinin, Sdreot kasabasını vurup iki İsrailli çocuğu öldürmesinin ardından, İGG Tövbekarlık Günleri Operasyonunu başlattı. Gazze Şeridi’nin kuzeyinde başlayan bu operasyonun amacı, Sderot kasabasındaki Kassam roketlerinin ve roketleri kullananların yok edilmesiydi. Operasyon 16 Ekimde sona erdi. Büyük zararlar verdi ve 100 den fazla Filistinlinin ölümüne sebep oldu. Ölenlerin az 20 si 16 yaşının altındaydı161. Filistinli tıp görevlilerine göre, İsrail güçleri 62 militan ve 42 sivil olduğu bilinen kişiyi öldürdü162. Haaretz’in belirttiği sayılara göre, 87 militan ve 42 sivil öldürülmüştü. Saldırılarda Filistin mülteci kampları büyük zararlar gördü. İGG’lerine göre 12 Kassam saldırısı engellenmişti ve birçok terörist öldürülmüştü.

8 mayıs 2001 de, 1967 yılından sonra ilk defa İsrail savaş uçaklarını kullandı hedeflere saldırmak için. Bu saldırılardan önce, hava saldırıları helikopterler tarafından gerçekleşmişti. 12 Filistinli bu saldırılarda öldürüldü. 1 Haziran 2001 de, bir İslami Cihad intihar bombacısı, Tel Aviv kıyısında bulunan Doplhinarium dans kulübünde kendini patlattı. Çoğu lise öğrencisi olan 21 İsrailli sivil öldü ve 132 kişi de yaralandı.

21 Ekimde İsrail Hava Kuvvetleri, Hamasın tecrübeli bomba yapıcısı Adnan El-Ghoul’u ve Kassam roketlerini icat eden kişiyi öldürdü. 11 Kasım'da Yaser Arafat Paris’te öldü.

Gazze’deki gerginliğin artması, Mahmud Abbas’ın Suriye’ye gittiği zamana denk geldi. Abbas’ın Suriye’ye gitmesindeki amaç, Filistin’deki fraksiyonlar arasında bir ateşkes yapılmasıydı ve Hamas liderliğini İsrailliler üzerinde saldırılar yapmamalarına ikna etmekti. Hamas silahlı saldırılara devam edeceğina dair yemin etti ve Nahal Oz yakındalarına birçok Kassam roketi gönderdi. Roketlerden biri Kfar Darom’daki bir kreşe isabet etti.

9 Aralıkta beş Filistinli silah kaçakçısı öldürüldü ve iki kaçakçı ise Rafah ve Mısır sınırında yakalandı. Aynı gün, Jamal Ebu Samhadana ve iki koruması, bir füze saldırısında yaralandı. Bu Samhadana’nın öldürülmesini amaçlayan dördüncü girişimdi. Samhadana Halk Direniş Komitesi’nin iki liderinden biri ve kaçakçılık tünellerinin arkasındaki ana isimlerden biridir. Samhadana’nın ayrıca, Gazze’de, üç Amerikalının öldüğü diplomatik konvoy saldırısından sorumlu olduğuna inanılır. 10 aralıkta, Gazze Şeridi’ndeki Neveh Dekalim yerleşim birimine Hamas, havan mermisi saldırısında bulundu ve İsrailli askerler de, Khan Younis mülteci kampına saldırdı. Saldırıda 7 yaşında bir kız öldü. İGG kaynaklarına göre, saldırı Hamas havan mermilerini kullananlara karşı yapılmıştı. Yaser Arafat’ın ölümünden sonra gerçekleştirilen en büyük saldırı 12 Aralıkta beş İsrailli askerin ölmesine ve 10 kişinin yaralanmasına neden oldu. Mısır ve Gazze şeridi arasındaki, askerler tarafından kontrol edilen geçiş noktalarından birinin altındaki bir tünelde 1.5 tonluk patlayıcı patlatıldı ve üç askerin ölmesine neden oldu bu patlama. Filistinli militanlar, sonrasında diğer iki İsrailli askeri öldürdü. Söylemlere göre, Hamas ve El fetih birleşerek ortak bir saldırıda bulundular. El Fetih’ten Ebu Majad, saldırıyı El Fetih adına üstlendi. Majad’a göre bu saldırı, İsrailliler tarafından zehirlenerek öldürülen Yaser Arafat’ın öcünü almak içindi.

2005

Filistin Cumhurbaşkanlığı seçimleri 9 ocakta yapıldı ve Mahmud Abbas, seçimleri kazandı. Abbas’ın politikaları, İsrail’le barışçıl müzakereler yapmak ve şiddet kullanmadan Filistin çıkarlarını elde etmeye çalışmaktı. Abbas militanlardan saldırılarını durdurmalarını istedi ve bununla birlikte İsrail tarafından baskınlar karşısında korunacakları sözünü verdi. Güç kullanarak silahsızlandırmaları desteklemedi.

Gazze Şeridi’ndeki şiddet devam etti ve Ariel Şaron, Filistin Yönetimi’yle bütün diplomatik ve güvenlik girişimlerini dondurdu. Sözcü Assaf Shariv, “Abbas terörü durdurmak için gerçek adımlar atmazsa, kendisiyle hiçbir toplantı yapılmayacaktır. İsrail bugün bunu bütün Dünya liderlerine bildirdi” dedi. Filistin yönetiminden bir görevli ise, Abbas’ın daha yeni göreve geldiğini ve daha resmi olarak göreve geçmeden nasıl hemen sonuç beklediklerini belirterek eleştiride bulundu.

Uluslararası baskı ve İsrail’in Gazze Şeridi’nde geniş çaplı bir askerî operasyon yapacağı tehdidi üzerine, Abbas, Filistin polisini, Gazze Şeridi kuzeyine Kassam roketleri ve havan mermileri saldırılarını engellemek için konumlandırdı. İsraillilere yönelik saldırılar tamamen durmadı ama oldukça belirgin şekilde azaldı. 8 Şubat 2005 tarihinde Şarm El Şeyh 2005 zirvesi toplandı. Şaron ve Abbas, İsrail ve Filistin Yönetimi arasında iki taraflı ateşkes ilan etti. Ürdün ve Mısır’ın da içinde olduğu Şarm El Şeyh’teki bu zirvede el sıkıştılar. Buna rağmen, Hamas ve İslami Cihad, bu ateşkesin kendi üyeleri için bağlayıcı olmadığını belirtti. İsrail, teröristlere ait silahlı merkezlerin temizlenmesi istediğinden geri adım atmadı. Bu gerçekleşmeden Barış Planı’nın gerçekleşmesi mümkün değildi163.

Birçok taraf ateşkesin kırılgan olduğunu ve sürecin yavaş olması gerektiğini ve bu süreçte ateşkesin şartlarının yerine getirilmesi gerektiğini ve sessizliğin korunması gerektiğini belirttiler. 9 Şubat gecesi, 25-50 civarındaki Kassam roketi ve havan topu mermisi Neve Dekalim yerleşim birimini vurdu bir o kadar da gece yarısında vurdu. Hamas, bu saldırıların, İsrail yerleşim biriminin yakınında ölen bir Filistinlinin intikamı için olduğunu açıkladı164. Abbas Filistin Güvenlik Güçlerine bir daha böyle saldırıların gerçekleşmemesini sağlamaları emrini verdi. Abbas ayrıca Filistin Güvenlik güçlerinin kıdemli komutanlarını kovdu. 10 Şubatta İsrail Güvenlik güçleri, Ömer Şucat Ebu Hamis adlı, Nablus’ta yaşayan bir Filistinliyi tutukladı. Hamis, Kudüs’teki Fransız Tepesi’nde bir otobüse intihar saldırısı düzenlemek üzereydi.

1 Şubat 2005 tarihinde, Abbas; Hamas ve İslami Cihad örgütü liderleriyle görüşmeye başladı. Amacı onların kendisini takip etmeleri ve ateşkesin şartlarına uymaları gerektiğini anlatmaktı. Hamas liderlerinden İsmail Haniyah, “Sakinliğe yönelik pozisyonumuz değişmemeye devam edecek ve İsrail bundan sonra gerçekleşecek ihlaller ve şiddetten sorumlu tutulacaktır” dedi.

Haziran ayı ortasında, Filistinli silahlı gruplar Sderot üzerine daha gelişmiş Kassam roketleriyle saldırılarını artırdı. Bu saldırılar 2 Filistinli, 1 Çinli ve 2 İsraillinin ölümüne sebep oldu. Bu saldırı dalgaları İsrail toplumunda geri çekilme planına olan desteği azalttı. İslami Cihad ve El- Aksa Şehitleri Karargâhı ’nın saldırıları Temmuzda arttı ve 12 Temmuzda bir intihar saldırısı Netanya şehrinde gerçekleşti ve 5 kişinin ölümüne sebep oldu. 14 Temmuzda, Hamas, Gazze Şeridi ve dışındaki İsrail yerleşim yerlerine Kassam roketleriyle saldırdı. Saldırılar sonunda bir İsrailli kadın öldü. 15 Temmuzda İsrail, hedeflenmiş öldürme politikasını devam ettirdi ve 7 Hamas militanını öldürüp, 4 Hamas’a ait binayı bombaladı. İsrail yerleşim yerleri üzerine yapılan saldırılar ve Filistin polisiyle Hamas arasındaki sokak çatışmaları, 2005 Şarm el-Şeyh Zirvesi’ndeki ateşkesi tehlikeye attı. İsrail Güvenlik Güçleri de Gazze Şeridi etrafında silahlı ve zırhlı birlikler konumlandırmaya başladı.

İntifada’nın sona ermesi

İkinci İntifadanın sona ermesi, belirgin bir olayın üzerine olmaması nedeniyle bir tartışma konusudur. Sever Plocker gibi bazı görüş bildirenler165, intifadanın 2004 sonuna doğru, Yaser Arafat’ın hastalanıp ölmesiyle bittiğini belirtmiştir. Filistinliler, uluslararası tanınmış liderlerini yitirdiler ve bu da intifadanın gücünü azalttı. Durum Filistinli fraksiyonların birbirleri arasındaki kavgaya dönüştü. Remzy Baroud gibi bazı kişiler ise İsrail’in tek taraflı çekilme kararının intifanın sonunu getirdiğini belirtmiştir166. Filistin lideri Mahmud Abbas, Şarm el-Şeyh Zirvesi’nin intifadanın sonu olacağını işaret etmişti167. Zirvede Abbas, şiddetin sona ereceğini bildirmişti ve Ariel Şaron ise 900 Filistinli tutsağın bırakılacağını ve Batı Şeria’dan çekileceğini bildirmişti. Bazı kişiler bu olanları intifadanın sonu olarak bildirler. Devamındaki saldırılar Filistin Yönetiminin izni ve desteği olmadan devam etti168169.

Kayıplar

İkinci İntifada ile ilgili veriler farklı kaynaklar tarafından yayınlandı ve toplam ölü sayısı hakkında genel bir anlaşma olmasına rağmen, kayıpların nasıl olduğu ve sayıldıkları hakkında belirsizlikler vardır.

B'Tselem’e göre 30 Nisan 2008’e kadar Filistinliler tarafından yapılan saldırılarda 1.053 İsrailli öldürüldü170. Ağustos 2004’te Haaretz’teki yazısında, Zeev Schiff, Shin Bet’i kaynak göstererek aynı sayıyı belirtti171. Yazısına göre: Bu intifada esnasında 1000 den fazla İsrailli öldürüldü. Ülkenin sadece iki diğer savaşı bu intifadadan fazla can aldı; Kurtuluş Savaşı ve Yom Kippur Savaşı. Filistinli ölülerin sayısıyla ilgili büyük tartışmalar yoktur. B'Tselem’ e göre, 30 Nisan 2008’den beri 4.745 Filistinli İsrail Güvenlik Güçleri tarafından öldürüldü ve 44 Filistinli de İsrailli siviller tarafından öldürüldü172. Ayrıca 577 Filistinli ise Filistinliler tarafından öldürüldü173.

Eylül 2000 ve Ocak 2005 arasında, İsrailli can kayıplarının 69% u erkekti. Filistinli kayıplarının 95% inden fazlası erkekti174. “Bu çocukları Hatırla” nın raporuna göre, 1 Şubat 2008 tarihinden itibaren 17 yaş ve altında 119 İsrailli çocuk öldürüldü Filistinliler tarafından. Aynı dönemde 982 Filistinli çocuk öldürüldü (17 yaş ve altı) İsrailliler tarafından175.

Çatışan ve Çatışmayanlardan ölenler

B'Tselem’ e göre, 30 Nisan 2008 tarihinden sonra öldürülen İsraillilerin 31.7% si İsrail Güvenlik Güçlerinden ve 68.3% ü sivillerdendi. Yani 719 İsrailli sivil ve 334 İsrail Güvenlik Görevlisi öldürüldü176. Yine B'Tselem’ e göre177, 30 Nisan 2008 tarihinden beri İsrail Güvenlik Güçleri tarafından öldürülen 4.745 Filistinlinin 1.671’i şiddet aktivitelerine katıldı ve 2.204’ü hiçbir olaya katılmadı. B’T Selem’e göre, İsrail Güvenlik Güçlerinin öldürdüğü 870 Filistinlinin şiddete katılıp katılmadığı bilinmiyor.

B’T Selem’in ölen kişilerle ilgili sınıflandırmaları tepkilerle karşılaştı. Emekli Albay, Jonathan Dahoah-Halevi, B’T Selem’in silahlı ayaklanmacılar için şiddete katılmayanlar demesini yanlış bulduğunu belirtti ve İsrail Hükûmetinin ölüler hakkında veri toplayıp yayınlamamasını yanlış bulduğunu belirtti178. Eleştirilerin birçoğu, B’T Selem’in Filistinli militanları sivil ya da şiddete katılmayan kişiler olarak göstermesi üzerine oldu.

İsrail Uluslararası Terörle Mücadele Enstitüsü, raporunda, İsrailliler tarafından öldürülen Filistinlilerin 56% sı ayaklanma şiddete katılanlardı. Enstitünün verilerine göre, 406 Filistinli de kendi taraflarındaki insanlar tarafından çatışmalar sırasında öldürüldü. Filistinliler tarafından öldürülen 988 İsraillinin 215 i çatışmalarda görev alanlardı. 22 İsrailli de çatışmalar esnasında kendi tarafındaki insanlardan yanlışlıkla öldürüldü179.

24 Ağustos 2004 tarihinde, Haaretz muhabiri Zeev Schiff, Shin Bet verilerini kullanarak can kayıplarıyla ilgili bir rapor yayınladı180. Rapordaki rakamlar özetle şöyledir:

  • 1000 üzerinde İsrailli, El Aksa İntifadası esnasında, Filistinliler tarafından öldürüldü.
  • Filistinli kaynaklar, İntifada esnasında 2736 Filistinlinin öldüğünü iddia etmektedir.
  • Shin Bet 2.124 ölü Filistinlinin adına sahip. Bu 2.124 kişiden; 466 sı Hamas üyesi, 408 i El Fetih'in Tanzim ve El Aksa Şehitleri Tugayı üyes,, 205’i Filistinli İslami Cihad üyesi ve 334’ü Filistin Güvenlik görevlisiydi. Raporda öldürülenlerin çatışan olup olmadığı belirtilmemişti.

İsrail Güvenlik Güçleri’nin Batı Şeria’daki Filistinli can kayıplarıyla ilgili sahip olduğu istatistiklere cevap olarak, B’T Selem, 2004 yılında öldürülen Filistinlilerin 3 te ikisinin çatışmalara katılmadığını raporladı181. 2003 öncesinde B’T Selem’in metodu, Filistinli askeri gruplar ve siviller arasında ayrım yapmaktı. Çatışmalara katılıp katılmadıklarını dikkate almıyordu B’T Selem ve bu nedenle İsrail tarafında olanlar bu duruma eleştirilerini sıkça ilettiler182183. Bazı kişiler, Filistin Yönetimi’nin sivilleri çatışmaların olduğu yerlere yönlendirdiğini, protestoların olduğu yerlere gitmeleri çağrısında bulunduğunu ve ölen sivil sayısını artırmaya çalıştığını belirtti.

2009 yılında, tarihçi Benny Morris, “Bir Devlet İki Millet” adlı kitabında 2004 yılında kadar öldürülen Filistinlilerin 3 te birinin sivil olduğunu yazdı184.

B’T Selem, 30 Nisan 2008 boyunca, 577 Filistinli, Filistinliler tarafından öldürüldü. 120 si İsraille işbirliği yaptığı şüphesinden dolayı öldürüldü (141). Neden öldürdükleriyle ilgili raporda verilen nedenler arasında, Çapraz atışlar, fransiyonlar arası çatışmalar, kaçırmalar, işbirlikçilerin olması, v.b. vardı (157).

Uluslararası Katılım

Uluslararası toplum, Filistin-İsrail savaşıyla uzun süredir ilgilenmektedir ve bu müdahaleleri İntifada esnasında artmıştır. İsrail, ABD’den yıllık 3 milyar dolarlık askeri yardım almaktadır185. İsrail gelişmiş bir endüstriyel ülke olmasına rağmen, 1976’dan beri ABD’den en büyük rakamlarda dış yardım alan ülke olmuştur186. ABD’den yardım alıp aldığı yardımın nasıl harcandığı takip edilmeyen tek ülke olmuştur İsrail187. Filistin Yönetimi yıllık 100 milyon dolarlık askeri yardım almaktadır ABD’den, 2 milyar dolarlık global ekonomik yardım almaktadır. Ayrıca Arap Ligi’nden 526 milyon dolar, Avrupa Birliği’nden 651 milyon dolar, 300 milyon dolar ABD’den ve Dünya Bankası’ndan 238 milyon dolar almaktadır188. Birleşmiş Milletlere göre, Filistinliler en büyük insani yardımlardan birini alan gruplardan biridir.

2001 ve 2002 Arap Ligi zirvelerinde, Arap ülkeleri İkinci İntifada’ya yardım etme yemininde bulundular. Aynı devletler 1980 ler sonunda Birinci İntifada’ya yardım edecekleri yeminini yapmışlardı189.

Kaynakça

Orijinal kaynak: ikinci intifada. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.

Footnotes

  1. B'Tselem – Statistics – Fatalities 29.9.2000-15.1.2005 , B'Tselem.

  2. Fatal Terrorist Attacks in Israel Since the Declaration of Principles. Jewish Virtual Library. 31 August 2010.

  3. B'Tselem – Statistics – Fatalities , B'Tselem.

  4. B'Tselem – Statistics – Fatalities , B'Tselem.

  5. "ICT Middleastern Conflict Statistics Project" . Short summary page with "Breakdown of Fatalities: September 27, 2000 through January 1, 2005." International Policy Institute for Counter-Terrorism. Full report: "An Engineered Tragedy" . Statistical Analysis of Casualties in the Palestinian – Israeli Conflict, September 2000 – September 2002. International Policy Institute for Counter-Terrorism. Article is here 1 also.

  6. Nami Nasrallah, 'The First and Second Palestinian intifadas,' in David Newman, Joel Peters (eds.) Routledge Handbook on the Israeli-Palestinian Conflict, Routledge, 2013pp.56-67, p.56.

  7. Itamar Rabinovich (2004): Waging Peace: Israel and the Arabs, 1948–2003 p.306

  8. Devin Sper (2004) The Future of Israel p.335

  9. Binyamin Elon (2005): God's Covenant With Israel: Establishing Biblical Boundaries in Today's World p.45

  10. David Pratt, The Long Day of Rage , Casemate Publishers, 2007 ISB 978-1-932-03363-2 p.113: 'As far back as May 2000 Ehud Barak and his advisors had themselves drafted operational and tactical contingency plans of their own to halt the intifada in its tracks. These included the massive use of IDF snipers, which resulted in the high numbers of Palestinian dead and wounded in the first few days of the uprising. It was these tactics as much as any advanced planning that many believed transformed a series of violent clashes into a full-blown intifada.'

  11. " Arafat ordered Hamas attacks against Israel in 2000," Khaled Abu Toameh, September 29, 2010, Jerusalem Post.

  12. Mosab Hassan Yousef, Son of Hamas , Tyndale Publishers, 2011 edition ISB 978-1-85078-985-7 p.125-134

  13. HUSSEIN DAKROUB, Associated Press Writer. Associated Press. New York: March 26, 2002. pg. 1

  14. "Sharm El-Sheikh Fact-Finding Committee Report" . The George J. Mitchell (et al.) report. April 30, 2001.

  15. "Sharm El-Sheikh Fact-Finding Committee Report". The George J. Mitchell (et al.) report. April 30, 2001.

  16. Barry Rubin, Judith Colp Rubin. Yasir Arafat : A Political Biography. Oxford University Press. p.204

  17. BBC News: "Al-Aqsa Intifada timeline" .

  18. Dark Times, Dire Decisions: Jews and Communism, Dan Diner, Jonathan Frankel, Oxford University Press, p.311

  19. "Mr. Sharon made the visit on September 28 accompanied by over 1,000 Israeli police officers. Although Israelis viewed the visit in an internal political context, Palestinians saw it as a provocation to start a fair intifadah. On the following day, in the same place, a large number of unarmed Palestinian demonstrators and a large Israeli police contingent confronted each other." "Sharm El-Sheikh Fact-Finding Committee Report" (Mitchell Report), April 30, 2001.

  20. "The following day, the 29th, a Friday and hence the Muslim day of prayer, the young Palestinians flared up." Cypel, Sylvain. Walled: Israeli Society at an Impasse, Other Press, 2006, p. 6. ISBN 1-59051-210-3

  21. "Then in late September Ariel Sharon [...] visited the Temple Mount [...] The next day, massive violence erupted in Jerusalem and Palestinian-controlled areas in the West Bank and Gaza Strip." Alan Mittleman, Robert A. Licht, Jonathan D. Sarna, Jewish Polity and American Civil Society: Communal Agencies and Religious Movements in the American Public Sphere, Rowman & Littlefield, 2002, p. 161. ISBN 0-7425-2122-2

  22. James L. Gelvin,The Israel-Palestine conflict: one hundred years of war, Cambridge University Press, 2nd.ed., 2007 p.243.

  23. Rioting as Sharon visits Islam holy site , The Guardian, Friday September 29, 2000

  24. "The wave of terrorism that began in September 2000 is the direct result of a strategic Palestinian decision to use violence – rather than negotiation – as the primary means to advance their agenda...."

    "Indeed, the current wave of terrorism began shortly after intense high-level negotiations were conducted to find a permanent resolution of the Israeli-Palestinian conflict. In July 2000, a Middle East peace summit was held at Camp David, hosted by U.S. President Bill Clinton and attended by Palestinian Authority Chairman Yasser Arafat and Israel's Prime Minister Ehud Barak. During the summit, Israel expressed its willingness to make far-reaching and unprecedented compromises in order to arrive at a workable, enduring agreement. However, Yasser Arafat chose to break off the negotiations without even offering any proposals of his own. Consequently, the summit adjourned with President Clinton placing the blame for its failure squarely at Arafat's feet."

    "It is clear that the current wave of Palestinian terrorism, which began in the wake of the Camp David summit failure, has nothing to do with a spontaneous Palestinian action to "resist the occupation." The Palestinian leadership had taken a strategic decision to abandon the path to peace and to use violence as their primary tactic for advancing their agenda. This decision undermined the bedrock foundation of the peace process – the understanding that a solution can only be reached through compromise rather than inflexibility, and through negotiation rather than violence. The Palestinian claim that Israel's presence in the territories caused the terrorism began as a desperate attempt to deflect criticism after Arafat rejected Israel's peace proposals. It quickly evolved into an excuse for the inexcusable – the indiscriminate murder of innocent civilians.Terrorist attacks can never be justified, and they are particularly tragic when the disputed issues could have been settled through negotiations. The Palestinian Authority had been given a real opportunity to end the conflict through negotiations. However, Israel's olive branch was met with a hail of gunfire and a barrage of suicide bombers. The greatest obstacle to peace is not the lack of a Palestinian state, rather it is the existence of Palestinian terrorism."

    What caused the current wave of Palestinian terrorism? by the Israeli Ministry of Foreign Affairs

  25. "The events of last few days represent the latest and most severe developments in a wave of violence that has been building in recent weeks. Though some are inclined to assign exclusive responsibility to Israel for these acts of provocation, the present Palestinian escalation dates back to well before the Temple Mount disturbances, when, on September 13, stones and Molotov cocktails were thrown at Israeli positions in the vicinity of the Netzarim junction in the Gaza Strip. This was followed by a number of increasingly violent incidents, including the killing of an Israeli soldier by a roadside bomb near Netzarim on September 27"

    Palestinian terrorism since Sept 2000 by the Israeli Ministry of Foreign Affairs

  26. Sgt. David Biri . September 27, 2000. Israel Ministry of Foreign Affairs.

  27. "Fallen soldier's father: I never thought this would happen" . September 29, 2000. Jerusalem Post.

  28. . "This morning, both sides started out tense, after clashes on Thursday [Sept 28, 2000] provoked by Mr. Sharon's visit."

  29. . "A visit by Likud Party leader Ariel Sharon to the site known as the Temple Mount by Jews sparked a clash on Thursday [Sept 28, 2000] between stone-throwing Palestinians and Israeli troops, who fired tear gas and rubber bullets into the crowd. ... Also Thursday [Sept 28, 2000], an Israeli soldier critically injured in a bomb attack on an army convoy in the Gaza Strip died of his wounds."

  30. B'Tselem – Statistics – Fatalities . Israeli security force personnel killed by Palestinians in the Occupied Territories. Detailed B'Tselem list.

  31. B'Tselem – Statistics – Fatalities . Israeli civilians killed by Palestinians in the Occupied Territories. Detailed B'Tselem list.

  32. Schulz and Hammer, 2003, pp. 134–136.

  33. The Second Intifada: Backgrounds and Causes of the Israeli-Palestinian Conflict by Jeremy Pressman

  34. Israel, the Conflict and Peace: Answers to Frequently Asked Questions – What caused the current wave of Palestinian terrorism? by the Israeli Ministry of Foreign Affairs

  35. Human Capital and the Productivity of Suicide Bombers pdf Journal of Economic Perspectives Volume 21, Number 3, Summer 2007. Pages 223–238

  36. Q&A: Gaza conflict , BBC News 18 01 2009

  37. Gaza's rocket threat to Israel , BBC 21 01 2008

  38. IDF nabs Ze'ev Kahane's murderer Jerusalem Post, May 28, 2007

  39. "Eight killed at Jerusalem school ", BBC News Online, March 6, 2008

  40. Terror Attack At Jerusalem Seminary – Merkaz HaRav Yeshiva – 8 Dead National Terror Alert Response Center, March 6, 2008

  41. Jerusalem seminary attacked UPI, March 6, 2008

  42. (Bard, Mitchell Geoffrey) The Complete Idiot's Guide to Middle East Conflict, Ch. 28, pg. 395

  43. A History of Modern Israel, Ch. 12, pg. 283

  44. BBC ON THIS DAY|28|2000: 'Provocative' mosque visit sparks riots . September 28, 2000. BBC. "Palestinians and Israeli police have clashed in the worst violence for several years at Jerusalem's holiest site, the compound around Al-Aqsa mosque. The violence began after a highly controversial tour of the mosque compound early this morning by hardline Israeli opposition leader Ariel Sharon. ... Soon after Mr Sharon left the site, the angry demonstrations outside erupted into violence. Israeli police fired tear gas and rubber-coated metal bullets, while protesters hurled stones and other missiles. Police said 25 of their men were hurt by missiles thrown by Palestinians, but only one was taken to hospital. Israel Radio reported at least three Palestinians were wounded by rubber bullets. ... Following Friday [Sept 29, 2000] prayers the next day violence again broke out throughout Jerusalem and the West Bank."

  45. Menachem Klein, The Jerusalem Problem: The Struggle for Permanent Status, University Press of Florida, 2003 p.98

  46. Yossef Bodansky, The High Cost of Peace (Prima Publishing, 2002) ISBN 0-7615-3579-9 pp.353–354

  47. MacFarquhar, Neil. "Few Kind Words for Sharon in the Arab World ", January 5, 2006. New York Times.

  48. Juliana Ochs Security and Suspicion: An Ethnography of Everyday Life in Israel, University of Pennsylvania Press, 2011 p.6.

  49. Menachem Klein,The Jerusalem Problem: The Struggle for Permanent Status, University Press of Florida, 2003 pp.97–98

  50. Menachem Klein,The Jerusalem Problem: The Struggle for Permanent Status, University Press of Florida, 2003 p.97

  51. Amnesty International |erişimtarihi=1 Aralık 2013 |arşivurl=https://web.archive.org/web/20060116024722/http://web.amnesty.org/library/index/ENGMDE150412000 |arşivtarihi=16 Ocak 2006 |ölüurl=evet }}

  52. Gilead Sher, The Israeli-Palestinian peace negotiations, 1999–2001: within reach, Taylor & Francis, 2006 p.162.

  53. Earlier estimates gave a million bullets and projectiles shot by Israeli forces in the first few days, 700,000 in the West Bank and 300,000 in the Gaza strip. See Ben Kaspit, 'Jewish New Year 2002 – the Second Anniversary of the Intifada,' Ma’ariv September 6, 2002 (Heb), in Cheryl Rubenberg, ''The Palestinians: In Search of a Just Peace,'Lynne Rienner Publishers, 2003 p.324, p.361 n.5. The figure was revealed by Amos Malka, then-director of Military Intelligence. Moshe Ya'alon, who later became the Israeli Chief of Staff, denied the 1.3 million figure, claiming that the number reflected the demand of the command units for supplemental ammunition. []

  54. . PDF

  55. Feldman, Shai. The October Violence: An Interim Assessment , Jaffes Center for Strategic Studies, Strategic Assessment, Vol. 3 No. 3, November 2000.

  56. Suicide bombing at the Sbarro pizzeria in Jerusalem August 9, 2001 , Israel Ministry of Foreign Affairs

  57. Sbarro terrorist 'not sorry' , Ynetnews, March 27, 2006

  58. List of Palestinians killed by Israeli security forces in the West Bank (see the 29.03.2002–3.05.2002 period)

  59. Jenin "massacre" reduced to death toll of 56 by Paul Martin, Washington Times, May 1, 2002

  60. Harel and Isacharoff (2004), pp. 257–258

  61. Report of the Secretary-General prepared pursuant to General Assembly resolution ES-10/10 by the United Nations

  62. BBC, Texts: Palestinian truces . 29 June 2003

  63. B'Tselem – Statistics – Fatalities , B'Tselem.

  64. "ICT Middleastern Conflict Statistics Project" . Short summary page with "Breakdown of Fatalities: September 27, 2000 through January 1, 2005." International Policy Institute for Counter-Terrorism. Full report: "An Engineered Tragedy" . Statistical Analysis of Casualties in the Palestinian – Israeli Conflict, September 2000 – September 2002. International Policy Institute for Counter-Terrorism. Article is here 2 also.

  65. Remember these Children . This is a comprehensive list of all Israeli and Palestinian child casualties, age 17 and under, listed since September 2000 along with what is known about the circumstances of their deaths.

  66. UPDATED: In 2007, B'Tselem Casualty Count Doesn't Add Up , CAMERA. The page translates an Hebrew report from Haaretz, presenting Dahoah-Halevi's report.
    Original Haaretz report in Hebrew: Amos Harel, מחקר: "בצלם" מפרסם מידע שגוי ומשמיט פרטים חיוניים , Haaretz, October 26, 2008.

  67. Sela, Avraham. "Arab Summit Conferences." The Continuum Political Encyclopedia of the Middle East. Ed. Sela. New York: Continuum, 2002. pp. 158–160

Kategoriler